Resmi olarak Yeni Mahalle adı verilen ve Alpullu girişinde yer alan bir bölümünün eski adı... Zaman içinde, resmi tanımlı büyük mahalleler eski  küçük mahalleleri yuttu. Çiftlik mahallesi günümüzde 50 hane kadar bir yer ama evlerin yarısı boş... Kış mevsiminde daha da azalıyor... Mahalle sakinleri başka yerler göç etmişler.

"Mahalle" kavramı ve içeriği zaman içinde değişti. Bizim zamanımızda "komşuluk çevresiydi" şimdilerde ise bir muhtarın sorumlu olduğu daha büyük yerleşim yerlerinden meydana gelen "resmi coğrafi bölge" anlamında. "Komşuluk çevresi" anlayışı mazide kaldı.

Mahallemizin yeni adı "Yeni Mahalle". Fakat "komşuluk çevremiz" olarak adlandıracağımız mesafeden olukça geniş ve uzak...  Mahalle adı verilen yeni idari bölümler aslında mahalle değil.. Semt... Bence bu kavramın değişmesi lazım. Onlar mahalle muhtarları değil, "semt muhtarları". "Çiftlik Mahallesi" sözü tedavülden kalkmamalı, yaşatılmalı...

Mahallemizin ilk adı "Çiftlik Mahallesi", sonra "Şeker Mahallesi" olmuş ve son düzenlemeyle birlikte "Yeni Mahalle"... Sistem kuramamışız, mahalle adlarını sık değiştiriyoruz.

Çiftlik Mahallesi 1950 yılında Devlet Üretme Çiftliğinin kurulmasıyla başlıyor. Hemen yanı başında yeni bir mahalle şekilleniyor ve adına Çiftlik Mahallesi deniyor.

Anlatan annem Firdevs Şencan.

1952 yılında Alpullu'ya geldiğimizde mahallemizde aşağıdaki evler vardı.

1. Pehlivan'ın U şeklinde kerpiçten yapılmış evi, Evinin arka köşesinde ir ara küçük bir bakkal dükkanı açmışlardı.
2. Gazeteci Mustâfa Efendinin evi (Mustâ Fendi) Evinin önünde küçük bir bakkal vardı.
3. Nadiye abla-Şemsi ağabeyin evi (1945'te yapılmış)
4. Südam Teyze ve İbrâm Aga'nın  evi vardı. İbram Aga fabrikada şöfördü. (Almanyalı Süleymanın evi)
5. Marangoz Ahmet ve Zila ablanın evi. (Marangaz Ahmet ağabeyler önceleri Gazeteci Mustafa ağabeylerin evinin yerini satın almışlar. Oraya 1951 yılında ev yaparken bir süre Pehlivan aga'nın evinde de oturmuşlar. O evin yola çok yakın olduğunu, bu yüzden rahat edemeyeceklerini anlayınca Şemsi ağabey ve Nadiye ablaların sırasına taşınmışlar. Öyle anlaşılıyor ki bizim evimizden bir yıl önce onlar kendi evlerini yapmışlar. Bu bilgilerden Çiftlik mahallesindeki evlerin önemli bir kısmının 1950'li yıllardan sonra yapıldığı anlaşılıyor. Yani, mahallemiz 2018 yılı itibariyle 68, 70 yıllık bir geçmişe sahip.
6. Marangoz Ahmetin yanında bir ev daha vardı.
7. Onun yanında Etfaiyeci vardı. Kaniye ablanın evi
8. İkinci sırada İbrahim-Hilmiye hanımlar ve bizim yani Mehmet Şencanın evi vardı.
9. Tavukçu Hasan aganın evi vardı.
10. Hasan agadan sonra Körükçünün evi vardı.
11. Çekirdekçi Çolak Hüseyinin evi vardı.
12. Sucu dede vardı. Eşeğiyle çiftlikten su doldurup getirirdi ve satardı. Onun da bir kızı vardı bir oda onunda evi vardı.
13. Sayıtağanın evi vardı ve karşısında Edirnelinin eviydi. Kirayı postayla kendisine gönderirdik. Ben o evde doğmuşum.
14. Bağlar Sokağı üzerinde Mahmut Bey ve Sabri beyin evleri vardı. Daha sonra oraya  bir de fırın yaptılar. Sabri beyin hanımının adı Altan idi. Fatih ve Neşe isimli iki çocukları vardı. Fatih iç mimar olmuş, Neşe ise doktor... Babamın bahçelerinde ağaçlarını budayıp, bakımını yaptığı kişilerdi. Araları iyi idi. Espriler yapar, birbirlerine takılırlardı. Evi ve fırının yerini daha sonra Kırklareli milletvekili Selahattin Minsolmaz almış. Eski evi yıktı, oraya yeni bir bina yaptı.
15. Murtazanın evi vardı. Hamdiyanım teyze vardı ve orada otururdu. Daha sonra ön tarafına kahve yapıldı ve orası bir ara matba oldu.

Diğer evler 1952'den sonra yapıldı.

Yağneciler iki katlı olan evlerini 1953'te yaptılar. Konutlarının yanında sinemaları vardı. Akif ve Muharrem Öğütücü ağabeyleri "Yağneciler" olarak adlandırmıştık. Mahallemizin en zengin kişileriydi. Dini bayramlarda evlerine el öpmeğe giderdik. Bize para ve mendil verirlerdi. Babam kendileriyle dosttu. Kimseye sormadan, izin almadan bahçesine girer ağaçlarını, asmalarını budardı. Yıllar sonra torunu üniversitede öğrencim oldu. Akif ağabeyin Altan, Hicri ve Akın isimli üç çocuğu vardı. Muharrem Öğütücü'nün kızının adı Yaşar ve oğlunun adı Mehmet idi. Çocuklarını fazla görmemişizdir. Evleri mahallemizin Alpullu'ya doğru dış kısmında kalıyordu. Mahalle çocukları arasına pek karışmazlardı. 

1953, 1954 yıllarında kasap hakkılar ev yapmışlar. Evlerinin yanı başında bir dede varmış, pala kilim dokurmuş.

Daha yukarıda Yakup Çavuşlar oturuyorlarmış.

O yıllarda 20 veya 22 hane civarıda idik. Evlerde bir oda bir de giriş olurdu. Evler küçük idi. Elektirik yoktu, çiftliğe kadar vardı. Fındık Fethiye Pehlivanın evinde kirayla oturuyordu Adnan Menderes'in önüne çıktı ve elektirik istedi.Bir  Dede vardı su satardı ondan alırdık suyu  veya baban çiftlikten gelirken su getirirdi. Sucu dede geldiği zaman komşular birbirlerine haber verirlerdi.

Yan tarafımızdaki Sayıt aganın  tarlasına küçük çukurlar açar orada su  birikmesini sağlar ve oradan aldığımız su ile çocuk bezlerini yıkardık.

Sabun yerine soda kullanırdık. Yorgan çarşafları sararmasın diye çivitlerdik, çivitle yıkardık. O vakitler kanser yoktu. Mikrop falan düşünmezdik, bulduğumuza şükrederdik.

Dede diye adlandırdığımız yaşlı bir testi suyu 1 kuruşa satardı. Bazen baban gelirken çiftlikten  1 şişe su getirirdi. Sonra bahçede 14 metre derinliğinde bir  kuyu kazdık. Bizim kuyunun suyu tatlı çıkmıştı. Pehlivan'ın suyu içilmezdi, acıydı.

Sabahleyin kuyudan  bir kova su çıkarırdık. Naylon bidonlar yoktu gaz tenekelerinden kova yapardık. Suyu tenekelerde korurduk.

Bütün yaz kuyu kazdık. Azcık azcık. Baban işe giderdi. İşten gelince kuyu kazardık. Baban beni kenevir çuvaldan yaptığı bir gelebenin  içine oturtur aşağıya sarkıtırdı.

Kuyuyu elimdeki keserle kazardım. Toprakları gelebeyle doldururdum, baban yukarıdan çekerdi.

Sonra baban iki adam tutmuş.  Adamlar geldiler baktılar, kuyunun etrafında döndüler baktılar, gittiler bir daha gelmediler. Biz burada çalışamayız dediler.

Bir gün baban "sen kaz ben geleceğim" dedi gitti. Uzun bir süre gelmedi. Kuyunun içinde içim sıkıldı, içeride nefes almakta  güçlük çekiyordum. Kuyu genişti fıçıları koyduktan sonra etrafına toprak koyduk.

Baban altını taş işledi, taş getirdi, gelebeyle kuyuya taş indirdi ve temelini taşla ördü, suyun biriktiği  yere kadar taşla ördük. Su bir metre kadardı. Kışın çok su olurdu.

Çifliklerden fıçı bulmuştu onları kuyunun içine yerleştirdi. Çıkan toprakları sonra fıçıların etrafına yerleştirdi. Kuyunun ilk genişliği bu oda kadardı, genişti.  Taşları tepeye öküz arabaları ile zorla çıkarmıştı.

Akşam işten çıktıktan sonra kuyunun başında çalışırdı. Bir taraftan kazar bir taraftan da kuyudan toprak çıkarırdık.
-----
Şimdiki evimiz 1955 yılında yapılmış. Babam o yıl evin arsasını Ali eniştemle birlikte Pehlivanlardan almış. Ali eniştem arsayı 200 liraya almış babam ise 100 liraya... Bunun için Pehlivan'a 100 TL vermiş. Fakat kardeşi itiraz etmiş. O arsa benimdi demiş. Mahkemelik olmuşlar. Meğer arsa hisseli tapu imiş. Bunun üzerine babam kardeşine de ayrıca bir 100 TL daha vermiş. Mahkeme, tapu masrafları derken arsa bize 300 TL'ye mal olmuş. Aynı yıl içinde babam evin temeline konmak üzere Kırklareli'den trenle bir vagon taş getirtmiş ve onları at arabasıyla bizim tepeye taşıtmış, evin temeline döşemişler. Sonra usta ve işçiler tutarak kerpiç kestirmiş. Hızlıca büyükçe bir yatak odası, bir yüklük odası ve küçük bir mutfak yapmışlar. O arada Mümin Eniştem müzeyyen teyzemle nişanlışmış, Alpullu'ya gelmişler. Babam ona da kerpiç taşıtmış. Doğduğumda evin inşaatı devam ediyormuş. İşçiler bir ay içinde evi tamamlamışlar. Ben kırk günlük iken kapısı penceresi takılmadan evimize taşınmışız. Müzeyyen teyzem Eylül ayının sonunda evlendiğine göre Sabahattin ile aramızda 11-12 ay var.
-----
Çiftlik Mahallesinde Komşularımız

Mahallemizi ikiye bölmüştük: Yukarı mahalle ve aşağı mahalle. Biz Kenar Mahalle sayılırdık. Çünkü bizden başka ev yoktu. Hemen yanı başımızda Sayıt Ağanın tarlası başlıyordu.

Osman Karabıçak Ağabey Çiftlik Mahallesinin sakinlerini listelemiş. Eski mahallemizi bugünlerde herhalde en iyi o tanıyordur. Listeyi inceleyelim: Şöför Cemil, Fikri Çetin, Yasin Çetin, Mecit Okumuş, Rıza Bektaş, Bayram Karabulut, Cevdet Karabulut, Esat Karabulut, Hasan Körükçü, Ali Tarhan, Hasan Tarhan, Hüseyin Akbaş, Galip Ufuk, Bekir Tuna, Mahmut Yürük, Recep Fıçıyapan, Kacar Usta (İnşaat), Kamil Ağabey, Mehdi Karabulut, Rahmi Öztekin, Odacı Mehmet Ayten, Zülbiye Koçoğlu, Süleyman Şahin, Hilmi Kral...

Ahmet Doğan amca anlatıyor: " 1946-47'de Çiftlik Mahallesinde 8 hane vardı. Girişte, Benzinliğin oralarda Sayıt Aga'nın evi vardı ve karşısında da Edirne'li Yaşar beyin... Biz  bir süre Alpullu'nun girişinde sol tarafta kalan Yaşar beyin evinde oturduk... Çiftlikte çalışan Katrancalı Hasan Aga da o evde kalıyordu.".

Ben hemen sözün arasına giriyorum. "Ya, Ahmet amca, ben işte o evde doğmuşum. Yani Yaşar Bey'in evinde"...  "Olabilir" diye cevaplıyor ve anlatmaya devam ediyor...

Şu an ne kadar sevinçliyim. Annem doğduğum evin kime ait olduğunu hatırlayamamıştı. Demek, doğduğum ev Edirneli Yaşar Bey'e aitmiş... "Ne olacak yani" diye sorabilirsiniz... Hiiç işte... "Küçük mutluluklar" denir ya hani...
Benimkisi o, yani küçük mutluluk...

---
Babaeski'den gelirken Çiftlik Mahallesine girerseniz Sayıt Aga'nın tarlasından sonraki ilk sapak "Ak Ali Sokağı", ikincisi "Gazeteciler Sokağı" ve üçüncü sapak "Kazım Karabekir Caddesi"dir. Daha geniş olduğu ve yan sokaklara sahip olduğu için bu yola "cadde" denmiş. Sapağın tam köşesinde  bir kahve vardı. Şimdiki Polis Lojmanlarının tam karşısında. Daha sonra kahveden bakkal dükkanına dönüştü. Bakkalı Osman Yavuz işletti. Günümüzde  boş arazı ve çocuk parkı halinde. Hâlâ Mehmet Pehlivan'ın ailesine ait....
---

Osman Yavuz bir dönem Pehlivan ağanın dükkanını işletti. Dükkanı 1965-1978 yılına kadar çalıştı. Kahve ve hemen yanında bakkal vardı. Daha sonra kahveyi ev yaptılar.
---
Çiftlik mahallesinde komşumuz vardı Tavukçu Hasan derdik. Asıl adı Hasan Taban idi. Sali’nin amcasıydı. Çocukları vardı: Mümin, Osman, Nazife... Beygir koşuyordu, ve bir tür göçebe hayatı yaşıyorlardı.
---
Çiftlik mahallesindeki evler genelde kerpiçten yapılmıştı. Arada bir kaç tanesi tuğla veya betonarme idi. Gazetecilerin evi, Yağnecilerin evi bu nitelikteydi. Tabi sonradan büyük bir bölümü tuğla ve betona dönüştü. Kerpiç niteliği olan çok az ev kalmıştır ve onlardan biri de babamın eski evidir.




---

Çiftlik Mahallesi

 
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
alpullu çiftlik mahallesi
Çiftlik Mahallesi, Alpullu
Cadde ve Sokakları Çakmak Hattı Çalılar Camiler. Çamur Havuzu Çamaşırhane Çamlıklar Çarşı Çataklar Çeşmeler Çiçek Serası Çiçekler Çevre Kirliliği Çiftlik Çiftlik Mahallesi Çilingir Deresi Coğrafi Bilgiler Çorlu Çöplüğü
A B C D E F G H ...I... K L M N O P R S Ş T U Y Z