A B C D E F G H ...I... K L M N O P R S Ş T U Y Z
İlkokul İlk Şeker İlk Taksiler İstasyon İstihbarat Servisi İstiklal Savaşı İspirto Fabrikası İşletme Binası İtfaiye
İsimler - (Bildiklerim) 1 Medya Çalışanları 2 Sporcular 3 Askerler, Polisler 4 Öğretim Üyeleri 5 Edebiyatçılar 6 Öğretmenler 7 Fabrika Mensubu 8 Bekçiler 9 Esnaf ve Zanaatkarlar 10 Şoförler 11 Demiryolcular 12 Hamamcılar 13 Sağlık Çalışanları 14 At Arabacıları 15 Din Görevlileri 16 Kamu Çalışanı 17 Çftlik Personeli 18 Kooperatifçiler 19 Kantinciler 20 Sendikacılar 21 Belediyeciler 22 Mezarcılar 23 Çiftçiler 24 Sütçüler 25 Tavukçular 26 Arıcılar 27 Müzisyenler 28 Berberler 29 Postacılar 30 Sanatçılar 31 Mimarlar 32 Fotografçılar 33 Politik Figürler 34 Yöneticiler 35 Muhtarlar 36 İtfaiyeciler 37 Mühendisler 38. İnşaat Ustaları 39 Eczacılar 40 Doktorlar Diş Hekimleri
Mahmut Yörük. (Bezzaz Mahmut). Alpullunun ilk esnaflarından. Kumaşçı. 1933 yılında Bulgaristan'ın Kırcaali kazasından o yıllarda anlaşma olmadığı için kaçak olarak gelmişler. Alpullu'unun zengin insanlarındandı. Esnaflık mesleği sonradan oğlu Sabri Yörük'e geçti.  Mahmut Bey'in bir çocuğu daha varmış, Sadi Yörük...  Viyana'da mimarlık Fakültesini bitirmiş. Edirne lisesinde futbol oynamış. Liseden sonra Avusturya'ya gitmiş ve mimar olmuş. Avusturyalı bir kızla evlenmiş. Çocuğu Amerika'da okuyup doktor olmuş, beyin cerrahı olabilir. Sadi bey Sabri beyden önce ölmüş. Sıra dükkanlardaki ilk iki dükkan onlarındı. İlkokul yıllarında iken birkaç defa o dükkana girmiştim. Çiftlik Mahallesinde oturan komşumuz Sabri beyin iki çocuğu vardı. Fatih ve Neşe. Kızı Neşe çocuk doktoru olmuş. Fatih ise mimarlık okumuş. Bir süre baba mesleğini sürdürmüş, ticaretle uğraşmış. Fatih benden büyük olabilir. Neşe ise bir kaç yaş küçük olmalı. Aynı mahalledeydik ama evlerimiz uzak olduğu için yakın komşuluk ilişkisi yoktu. Bir iki bayram mahallenin çocuklarıyla beraber onlara "el öpmeğe gittiğimizi" hatırlıyorum. Sabri beyin eşi Altan hanım bize çiçek baskılı küçük mendillerden hediye etmişti. Mahmut Yörük'ün ticaret yaptığı ilk dükkanı Kantin sırasındaki Pancar Bölge şefliğinin yanında imiş. Fabrikaya bakan cephenin orta bölümünde... Sıra dükkanlar 1959-1960 yılında yapıldıktan sonra yeni yere taşınmışlar. Eski dükkanın üst tarafında, Aralık Sokak'taki  büfeye bakan bölümünde o zaman Eczane varmış. Pancar bölge şefliği daha sonra Eczanenin yerine taşınmış. Sıra dükkanlar ilk yapıldığında esnafa  ihaleyle verilmiş. Tanıyanlar anlatıyor, Sabri bey dükkanına her sabah bahçeden kopardığı bir gül ile gelirmiş. Zaman zaman gülü sol taraftaki mendil cebine koyar öyle gezermiş. Bir de "Benim adım Sabri Yörük" lafı meşhurmuş. Bir konuda diretmek istediği zaman bu sözü söylermiş.

Yakup Ayan. İlk esnaflardan.

Mehdi Karabulut. Fotoğrafçı. İki kız bir erkek çocuk sahibi. 1920'li yıllarda Kosova-Priştine'den gelmişler. 1930'lu yıllarda Babaeski'den Alpullu'ya taşınmışlar. Mahallemizde akrabaları olan Kahveci Murtaza ağabeyler de o zaman gelmişler. Mehdi ağabey ilk yıllarda İstanbul Beyoğlu'nda dört beş sene gece fotoğrafçılığı yapmış. 1960 ihtilalinde gece kulüpleri kapanınca 1961 yılında Alpullu'ya geri gelmiş, bir dükkan kiralayarak fotoğraf dükkanı açmış.  1970 yılına kadar fotoğrafçılığa devam etmiş. O yıldan itibaren fotoğraf işini bırakarak kırtasiye ve bakkaliye dükkanı işletmiş. Fotoğraf işini çırağı Behçet Dövenci'ye bırakmış. 1970-2015 yılları arasında bakkalcılık işine devam etmiş ve sonra onu da devretmiş. Mehdi ağabey, bizim dönemin unutulmaz fotoğrafçısı… On yıl boyunca Alpullu'daki bütün öğrencilerin, bütün insanların fotoğraflarını hep o çekmiştir. Alpullu'ya bir dönem damgasını vuran insanlardan biridir.

Metin Balcı. Sıra Dükkanlar'da 12'nci sırada yer alan tuhafiye dükkanının sahibi. Şimdilerde Ceylan Lokantası'yla birleşik durumda. Aynı zamanda 19'uncu sırada yer alan dükkan da onlara aitti. Hacı Muharrem'in havlu dükkanı iken sonra Metin Balcı'ya geçti. Oğlu Marmara Üniversitesinde okuduktan sonra Almanya'da Dortmund Üniversitesinin Bilgisayar Mühendisliği Bölümünü bitirmiş. Adı Selçuk Balcı. Büyük bir firmanın Chief Information Officer'ı olarak çalışıyor. Babası ve dedesine ait fotoğrafları kendisinden temin ettim. Dedesi Ali Balcı, fabrikadan emekli olmuş. Uzun yıllar önce Metin Balcının dükkanından bir kaç defa alış veriş yapmıştım, yüzünü hayal meyal hatırlıyorum. Zaman içinde hepimiz dört bir tarafa dağıldık.

Hüseyin Cumalı. Fırıncı

İsmail Cumalı. Fırıncı

Cemal Günay. Dondurmacı ve pastacı

Ali Agabey. Gülbahçe Mahallesinde Asker Gazozu üretiyordu. Yaylı at arabasına 20 kasa gazoz yükler Pancarköy, Sinanlı ve diğer yakın köylerdeki bakallara gazoz verirdi.

Ali Balkan. Alpullu'nun "pisikletçisi" (bisikletçisi). Parça ve tamir işleri yapardı.

Sabri Yörük. Sinemacı, Esnaf. Bizim mahallede fırını vardı. Babamla çok iyi görüşürlerdi. Babam bahçelerindeki gülleri, ağaçları budar kendisiyle sohbet ederdi. 1933 Bulgaristan, Kırcaali göçmenleriydiler.

Muharrem Öğütücü. Yağneci. Çiftlik mahallesinde Yağ imalathanesi vardı. İçinde aynı zamanda bir yazlık ve kışlık sineması vardı. Fabrikanın arkasında yüksek bir "kapçık" tepesi olurdu. Oraya gider kapçıklarla birlikte savrulan gündöndü tanelerini araştırır yerdik. Çiftlik mahallesinde yaşayan çok kişi Yağneci'lerden tenekelerle kapçık alıp sobalarında yakmıştır. Özellikle banyo kazanlarında su ısıtmak için kapçıktan yararlanılırdı. Kapçıklar küçük naylon poşetlere konulur ve banyo kazanında yakılırdı. Muharrem amcalar iki kardeştiler. Önce Pancarköy'e gelmişler ve sonra Alpullu'ya geçmişler. Onların da 1933 Kırcaali muhaciri oldukları söylenirdi. Biz 1955 Çiftlik Mahallesi'ndeki evimizi yaparken onlar da yolun kenarındaki iki katlı evlerini yapmaya başlamışlar.  Okulda bir gün ders anlatıyorum. Ara verip teneffüse çıktık. Yanıma bir öğrenci geldi. "Hocam, siz Trakyalı mısınız" diye sordu. "Evet" diye cevap verdim. Öğrenci, "anlamıştım, konuşmanız bizim oranın diline çok benziyor" dedi. Bu kez neredensin, diye ben sordum. "Alpullu'danım"... deyince kahkahayı patlattım. Meğer Yağneci'lerin torunuymuş. Adını şimdi unuttum.

Akif Öğütücü. Muharrem beyin kardeşiydi.

Mustafa Aydar. Odurncu veya Bıçkıcı Mustafa. Pat-Pat Motor arabası vardı.

Şahset Ağdaş. Briketçi, Erzurumlu. Şimdi işleri çocukları yönetiyor.
Yavuz ve diğerleri.

Hüseyin Akbaş. Çolak Hüseyin veya Çekirdekçi. İlkokulun önünde çekirdek satardı. Teneffüslerde çekirdek almak için sıraya girer sabırsızlanırdık. Küçük külahlara çekirdek koyar ve bize verirdi. Bir eli yoktu ve oraya siyah bir kolluk geçirirdi. Külahı o eliyle sıştırır ve sonra diğer eliyle doldururdu. Allah rahmet eylesin. Aynı zamanda keçi boynuzu satardı ve bazen biz keçi boynuzu satın alırdık.

Sucu Dede. Çiftlik mahallesinin sucusuydu. Eşekle su satardı. Bir testi su 1 kuruş imiş o zamanlar.

Şükrü Aykurt. Terzi

Hakkı ...... Terzi

İsmail Kızılay. Terzi

Hasan Erdoğan. Terzi

Mustafa Özgür. Gazeteci. Çocukları Zafer, Nursel. Bizim yol kenarındaki komşumuz.

Sadullah Yolcagider. Yumurtacı

Fuat Ege. Alpullu - Babaeski hattında Minibüsçülük yapıyordu. Çocuğu Adnan. Sıra dükkanlarda ilk dükkan. Babamın arkadaşı idi. Birbirleriyle şakalaşırlardı.

Osman Yavuz. Çiftlik mahallesinde Pehlivan aganın yerinde Bakkal dükkanı vardı.

Terzi Şükrü.

Balıkçı Habeş Ahmet. (Abaş Ahmet). Ergenede uzunca kayığı vardı. Alpullu'nun renkli simalarından biriydi. Ergeneden yakaladığı uzun sazan balıklarını çarşıya getirip satardı [KÖ].

Pisikletçi Ali Ağabey.

Kadir Ek. Eski belediye başkanı Erdoğan Duygan'ın anlatımıyla: Kadir Ek Edirne'den arkadaşım idi. Seyyar bir arabası vardı, iğne-iplik satıyordu. Sıra dükkanlar ihale edilirken bir dükkan istemiş. Bekar diye kendisine dükkan vermemişler. "Oraya hanımlarımız gidecek, bekara dükkan verilmez" demişler. Bana, bekarım diye dükkan vermediler dedi.  Onu müdüre götürdüm. "İstiyor musun, istemiyor musun, bana söyle. Eğer bir şey olursa seni buradan sürerim" dedi ve dükkanı verdi.

Psikletçi Eren Yayçın

Köfteci Agameto. Adı Mustafa imiş. Fakat babasının lakabı olan Agameto lakabıyla tanınıyormuş. Seyyar köfteci imiş. Üç tekerlekli arabasıyla stadın önünde, çarşıda köfte satarmış ve meşhur biriymiş.  Asıl adı Lütfü Gülsen idi.
Yeri Parkın yukarısında Şeker Ambarının karşısında idi. Gülbahçe’den geliyordu. Aslında asıl köfteci başkası imiş. Bir gün o köfteci  Lütfü Gülsen’ benim köfte arabama biraz bakar mısın demiş. 10-15 dakika köfte arabasına nezaret etmiş. Köfteciliğe böyle başlamış. Birkaç ay sonra kendisi köfteci oldu.
[Kadri Özçetin]
--------
İlhan Soydan ağabey anlatıyor: "Agamento'nun çocuğunun adı Mustafa idi. Köftecilik yapıyordu. Lütfü arada sırada ona yardım ediyordu. Mustafa'nın yanında köfteciği öğrendi. Ondan sonra bir araba yaptı kendi başına köftecilik yapmaya başladı. Agamento gazozcuydu. İmalathanesi Samafor mahallesindeydi. Kendisinden sonra oğlu Mustafa gazozcu oldu. Agamento "
Neymiş o neymiş... Agamento'da gazoz 15 kuruş" diye bağırırdı. Yani bir tür  reklam... Stad'da gazoz satar "Agamento'da 15 kuruş" diye seslenirdi. Stadın zemini o yıllarda pasakül idi. Toz-pas içinde top oynardık. Yere düşer dizlerimiz yara olurdu.
------
İlhan Soydan Ağabey'in esnaflarla ilgili diğer görüşleri şöyle: "Mehmet Şener'in lokantası Köprübaşı'ndaydı. Orada lokantayı babası işletiyordu. Yine Köprübaşı'nda Habeş Ahmet'in balıkçı dükkanı vardı. Ergeneden sazan, yayın balığı tutar dükkanda satardı. Balıkları taligyla Saray'ın önüne getirirlerdi. Balıklar öyle büyüktü ki, kuyrukları taliga arabasının dışında kalırdı. […] Dere boyundaki evlere "5 Evler" deniyordu. Küçük işçi evleri idi. 1956 Seli'nde bu evleri su bastı. Selden sonra bir süre bu evler varlığını sürdürdü ama daha sonra bakımsızlıktan yıkıldı. Köprünün hemen yanında Saar Dizman'ın ayakkabı tamir dükkanı vardı. 1956 Seli'nden önce Alpullu'nun çarşısı Köprübaşı'ndaydı. Kasaba orasıydı. Alpullu'nun içinde dükkan-mükkan yoktu. Köprübaşı'da meyhane vardı, Terzi Melahat'ın dükkanı vardi, Berber vardı. Fırın vardı. Meyhaneyi Şener'in babası işletiyordu. O yıllarda Ergene çok temizdi ve balık kaynıyordu. Biliyorsun su bentlerin üzerinden taşarak akıyordu ve balıklar akıntıya ters istikamette yüzüyordu. İnsanlar sürekli balığa çıkarlardı. Armutlu'daki 5 Evler'in yanında fabrikanın fırını vardı. Oraya Armutluk deniyordu, çünkü çok miktarda armut ve elma ağaçları dikilmişti. Alpullu'da 1956 Seli kadar büyük sel olmamıştır. Pancarköy'den sandıklar, arabalar, tenekeler, kabaklar, çalı, çırpı herşey Alpullu'ya yığıldı. O kadar çok su gelmişti ki Saray'a ekmek ulaştırmak için aparat yaptılar iplerle çekerek karşı tarafa ekmek ulaştırdılar. Gece su gelince millet içeride kalmıştı. [….] Fabrikada maskeli balo olurdu. Maskeli balonun hazırlıklarını Partal Ahmet yapardı. Süsleme, dekorasyon işlerini... Çeşit çeşit maskeler yapardı. Kampanya balosu idi. Kampanya bittikten sonra yapılırdı. Baloda Sinema ağzına kadar dolardı. Gece saat 2.00'ye kadar devam ederdi. Ne eğlence, ne eğlence... Dans edilir, oyunlar oynanırdı. İçki içilir, yemek yenirdi. Garsonlar, filinta gibi idi. Pırıl pırıl giyiniyorlardı. Avrupa gibiydik. Müdürler, şefler, davetliler olurdu. Orkestra muhteşemdi. Hepsini hatırlamıyorum ama hatırladıklarımı söyliyeyim: Trompet'te Nuri; Akordiyon'da Yılmaz; Bateri'de Hüseyin; Saksofon'da Kmal; Akordiyon'da Ahmet; Kontrobas'ı hatırlayamadım.... Babaeski'de, Burgaz'da böyle şeyler yok.... Muhteşem bir dönemdi."
-------
Lütfü Gülşen. Seyyar köfteci. Parkın yukarısında , Şeker Ambarının karşısında köftecilik yapıyordu. Gülbahçe Mahallesindendi. Bir başka köfteciye yardım ederken köfteci olmuş. [KÖ]

Çekirdekçi Abidin. Abidin Pala. Sınıf Arkadaşım olan Remzi Aşka'nın dedesi.  [KÖ] Çok iyi bir kişiymiş. Ondan 50 kuruşluk çekirdek alırsanız bir ölçek de bedava kendisi verirmiş. Sokak Aralarında HEYCİ diye bağırırmış. Bu söz eğlencelik anlamına gelirmiş. Harfleri ağzında yuttuğu için sözcük ağzından Heycii şeklinde çıkarmış. Bu yüzden "Heyci Amca" diye meşhur olmuş.  [KÖ]

Kahveciler kimlerdi. Kahvehanenin sahibi Ertan Dinç, çarşı kahvesi. İşleten Ertan. Ocakçısı İsmet. Garsonu Mustafa Yapak, namı diğer Sasu Mustafa.

Yan tarafta Naci Gül benim sünnet arkadaşım. Birlikte sünnet olmuştuk. Aşçı Şaban’ın çocuğu. Havuzlu bahçenin orada kahveci var. Rasim Vardar işletiyor.

Çiftlik mahallesinde Kahveci Murtaza var. Çocuğu vardı Alirıza idi adı.

Samafor mahallesinde Ahmet Akgül’ün kahvesi vardı. Alaettin Öner kahvecilik yapıyordu.

Sıra dükkanlarda kahvecilik yapan Halil Taşkın var. Adnan İge’nin dükkanın üstü Teras Kahve diye biliniyor. Sahibini öğreneceğiz.

Bisikletçiler. Sıra dükkanlarda Bisikletçi Ali ağabey vardı. Yine bisikletçi Eren Yalçın... Alpullu’da aşağı yukarı 150 adet bisiklet vardır. Pek gözükmez ama arazinin genelde düz olması nedeniyle bisiklet kullanan kişilerin sayısı oldukça çoktur. Daha çok evleri çarşıya uzak olan insanlar bisiklet kullanırlar. Fakat bunun yanında gençlerden de bisiklet kullanan kişiler vardır.






---

Esnaf ve Zanaatkarlar