Görünüp kaybolan fakat  etkisi günümüze kadar gelen en önemli oluşum  Şeker Fabrikaları Hayır Müesseseleri Kurma Eğitim ve Kültür Derneği... Tüm şeker fabrikalarıyla ilgili ve bu nedenle yardım ve destekleri Alpullu'ya da uzanıyor.

Türkiye'de o dönemde açılan derneklerin  her yerde olduğu gibi, kimi zaman Alpullu'da da şubeleri ve etkinlikleri olmuş. 1942 tarihli Cumhuriyet gazetesi haberine göre bir zamanlar Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Türk Hava Kurumu'nun Alpullu'da da şubeleri varmış. Sonra bu şubeler Babaeski'ye taşınmışlar.

Genelde birlik, dernek ve cemiyetler hayır amaçlı, siyasal amaçlı, toplumsal gelişme veya kalkınma amaçlı olarak kuruluyor...

Siyasal amaçlı olanlardan biri Atatürkçü Düşünce Derneği... Bir dönem şubesi açılmış, sonra kapanmış veya Babaeski'ye çekilmiş. Çünkü kirasını ödeyememişler.

Zaman zaman siyasal amaçlı açık ve gizili oluşumlar da gerçekleştirilmeye çalışılmış. Fakat fabrikanın stratejik konumu nedeniyle devletin gözü hep Alpullu'nun üzerinde... Kim teşkilatlanıyor, niçin ve hangi amaçla... Yapmak istediklerini anlamak için şüpheli görülen kişiler izlemeye alınmış...

Bazen siyasetçiler el altından ve gizlice bazı oluşumlara destek vermişler... Bu yüzden bilim insanları yorum yapıyorlar. "Trakya'da ittihatçı siyasetçiler komitacılığı Bulgarlardan ve Makedonlardan öğrenmişlerdir. Onlar siyasal emellerine ulaşmak için komite  benzeri küçük gruplar oluşturuyorlardı..." Günümüzde bu konuda hem Alpullu halkı, hem de resmi yetkililer oldukça dikkatli... Kimse siyasal amaç güden gizli gruplaşmalara sıcak bakmıyor ve onlardan medet ummuyor artık.

Alpullu insanı Cumhuriyetin ilk döneminde diğer vatandaşlarımız gibi Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Yeşilay, Tayyare Cemiyeti gibi derneklere yardımlarda bulunmuş, onların düzenlenen etkinliklerine katılmış.

O dönemin özelliği yoğun bir Batılılaşma/Çağdaşlaşma rüzgarının esiyor olması. Ve devlet adamları hızlı kalkınmak için eski değerlerden sıyrılarak var güçleriyle Batılılaşmaya çalışıyorlar. Batılılaşma veya Çağdaşlaşma iki tema üzerinde şekilleniyor. (1) Dini ve geleneksel değerlerden uzaklaşma, (2)  Çağdaş toplumların yaşama alışkanlıklarını edinme.  Bunlar tepkisel yaklaşımlar ve kabukta kalan çağdaşlaşma çabaları... Nitekim daha sonraki yıllarda bu yaklaşım gardrop devrimi olarak adlandırılacaktır.

Araştırmalara dayanan her konuda bilim üretme derinliğinden yoksun görüntüsel bir modernlik... Elbiselerimiz, oturmamız-kalkmamız, masada yemek yeme uygulamamızla çağdaş, fakat teknoloji üretme, karmaşık ve yüksek düzeyli işbirliği organizasyonları gerçekleştirme konusunda oldukça egoist ve bencil... Büyük ve güçlü işletmeler kuramamış, dünyaya marka tanıtımını gerçekleştirememiş, evrensel çekim merkezi olamamış... Kendi içinde sürekli ilerici-gerici kavgalarını yapıp birbirini itekleyen ve hırpalayan... Bu kısır döngüden çıkmamız gerekiyor.

O dönemdeki bazı dernek uygulamalarından alıntılar yaparak devam edelim...

Çocuk Esirgeme Kurumu

Çocuk Esirgeme Kurumu 1931 yılında kurulmuş ve gelir temin etmek için çeşitli etkinlikler yapmaya başlamış. Öyle anlaşılıyor ki 1940'lı yıllarda Alpullu'da da bir şubesi veya temsilcisi var...  Temeli Osmanlıdaki
Himaye-i Etfal Cemiyeti'ne dayanıyor. Yani, Çocukları Koruma Cemiyeti... Savaşlar sonucunda yetim ve öksüz kalan çocukları...

"Çocuk Esirgeme Kurumu yararına düzenlenen baloda  danslar ile kutlamalar yapılmıştır. Çocuk Esirgeme Kurumu 30 Ağustos Zafer Bayramı vesilesiyle balo düzenleyerek milli bayramlara verilen değeri göstermiştir.  Çocuk Esirgeme Kurumu’na yapılan yardımlar gazete aracılığı ile halka duyurularak örnek teşkil etmesi sağlanmaktadır. 'Pancar Çiftçilerinin Çocuk Esirgemeye Yeni Bağışları' başlıklı haberde pancar ziraatı ile uğraşan Karıncak, Eriklice, Kapaklı, Dokuzhöyük, Karahıdır, Koruköy, Lefeci, Üsküp, Elmacık, Koyunbaba, Kızılcıkdere, Arizbaba, Erikler köyü ve Merkez pancarcılarının (Alpullu'ların) Çocuk Esirgeme’nin aş evine 250 kilo şeker bağışladıkları" yazılarak örnek davranışlarından dolayı tebrik edilmişlerdir."

Çocuk Esirgeme Kurumu ile ilgili bir konuya daha değinmeliyiz. Her sene kampanya açılışında fabrika önünde dualar eşliğinde bir veya iki tane kurban kesilir ve bu kurbanların etleri Kırklareli Çocuk Esirgeme Kurumu'na gönderilir.  Uzun yıllardır devam eden bir gelenektir bu...  Alpullu halkı Çocuk Esirgeme Kurumu'nun hâmilerindendir aynı zamanda.

"Edirne'de müteşekkil Osmanlı fakir çocuklarına yardım cem'iyet-i hayriyesi ma'rifetiyle 10 Temmuz iyd-i millî şerefine İttihâd ve Terakkî cem'iyetinin Edirne birinci klübünde sünnet edilen 111 nefer fakir ve yetim" Afitab gazetesi, 21.8.1910

Tayyare Cemiyeti

Birinci Dünya Savaşında hava kuvvetlerinin çok önemli olduğu anlaşılmıştı. Cumhuriyet'ten sonra vakit kaybetmeden çalışmalara başlanmış 4 Mayıs 1925 günü Türk Tayyare Cemiyeti açılmıştı.

Daha sonra Lüleburgaz ve Büyükkarıştıran’da Türk Hava Kurumu şubeleri açılmıştır.   (Trakya'da Yeşilyurt gazetesi 4 Şubat 1944, sayı 1321).

Türk Hava Kurumuna nahiyelerden (İnece, Pınarhisar, Dereköy, Keşirlik, Polos, Üsküp, Merkez nahiye) verilen üye aidat miktarları da yer alan haberler arasındadır (14 Nisan 1944, sayı 1341). Halka fitre ve zekâtlarını Türk Hava Kurumu’na vermeleri konusunda bilgilendirme görevini de Trakyada Yeşilyurt gazetesi üstlenmiştir. Fitre ve zekat konusunda yapılan tekin ve propagandalar bir yere kadar masum fakat bunun sürekli hale getirilmesi ve bu konuda ısrarcı olunması kantarın topuzun kaçması anlamına geliyor. Üniversitelerin Havacılık Yönetimi bölümlerinde  "Yük ve Denge" diye bir ders okutulur. Uçağı emniyetle uçurmak istiyorsan "yük ve denge" konusuna dikkat edeceksin.

Kızılay

Kızılay'ın Alpullu ile olan ilişkisi Osmanlı zamanına kadar uzanıyor... Kızılay Alpulluda bir çayhane açmış ve Galiçya'daki savaş meydanından dönen yaralı askerlere burada çay ikram etmiş.

"İşte 29 Nisan 331 [12 Mayıs 1915] tarihinden 31 Kânunusani 331 [13 Şubat 1916] tarihine kadar dokuz ay devam eden bu müddet zarfında Çanakkale darü’l-harbi çayhanelerinde 1.059.146 ve keza Gülnihal ve Şirket-i Hayriye’nin 60, 61, 63, 70 numaralı vapurları derununda da 137.495 nefere çay ve saire tevzi edildiğine nazaran bilumum çayhanelerde ceman [toplam] 1.400.328 bardak çay vesaire tevzi edilmiş ve bunun için 21.005 kilo şeker ve 700 kilo çay sarf edilmiştir. Çanakkale Harbi’nin hitamını [sonunu] müteakip sedd edilen bu çayhanelerden Sirkeci ve Haydarpaşa çayhaneleri uzun müddet ibka edildiği [devam ettirildiği] gibi Galiçya Harbi esnasında oradan gelen mecruhinimize [yaralılarımıza] Türkiye hududundan itibaren çay ve ekmek vermek üzere Edirne istasyonu ile Alpullu istasyonunda birer çayhane daha tesis olunmuş ve mecruhin vürudunun hitamına [cepheden yaralı gelmesi sona erinceye]  kadar bu uygulamaya devam edilmiştir."

Ve, Kırklareli'de açılan ilk şube...

"Kırklareli Yunan işgalinden kurtulduktan sonra Kızılay Cemiyeti'nin bir şubesinin
kurulma gereği ortaya çıkmıştır. 1927 yılı Mart ayında çalışmalar tamamlanarak Kırklareli Kızılay şubesi kurulmuştur."

İlkokulda iken Kızılay kolumuz....

İlkokulda çeşitli kollar olurdu ve bunlardan biri de Kızılay kolu idi. Ben Kızılay kolunda idim. Annem patiskadan beyaz bir şeride kırmızı renkli iplikle kızılay simgesini işlemiş ve ek yerine üç tane çıt çıt dikmişti. Okula giderken sol koluma bu Kızılay pazu bandını çıtçıtlar öyle giderdim. Diğer kolların da benzeri şeritleri vardı ama öğrencilerin en çok iltifat ettikleri kol Kızılaydı. Bu kolluğu takmak epey havalı oluyordu. Birisi yere düşer, yaralanır veya bir tarafı kanarsa ona biz bakardık. Sınıfımızda iki kişiydik ve ikimizin de kırmızı hilal simgesi işlenmiş pazu bantlarımız vardı. Ve sonra... Zaman zaman öğrencilerden para topladığımız pirinçten yapılmış bir Kızılay kumbaramız vardı. Bayağı büyükçe idi... Öğrencilerden paraları toplar kumbarayı öğretmenimize verirdik. Ondan sonrası büyüklerin işiydi...
---
Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. bünyesinde,  Şeker Sanayi Mensupları Yardımlaşma Vakfı, Şeker Sanayi Mensupları Hayır ve Eğitim Müesseseleri Kurma Derneği ve  Şeker Spor Kulübü Derneğinin  bulunduğu,...
---
Spor Kulüpleri
Onlar da dernek hüviyetinde. Başlı başına bir olgu olması nedeniyle ayrıntısını ayrı bir madde yaparak orada incelemeyi daha uygun buldum.

Cami Derneği
1970'li yıllarda "Şeker Fabrikaları Hayır Müesseseleri Kurma Eğitim ve Kültür Derneği" işlevini yitirince yerel nitelikte Cami Koruma Derneği kuruluyor. 1975 yılı olabilir... Kadri Özçetin'den edindiğim bilgilere göre Derneğin kurucuları şu kişiler: Başkan Nurettin Conbalar, İsmail Akgöl,  Kadri Özçetin, Ömer Yılmaz, Servet Birgin, Muharrem Çakar, Postacı Gani Dinga, Aşçı Hasan Kayalar... Bu kişiler sadece Şeker Camiiyle ilgilenmiyorlar, aynı zamanda Gülbahçe Mahallesi Camiinin yapımı için de girişimlerde bulunuyorlar. Caminin yapımında ciddi gayret sarfediyorlar.








---
Dernekler
Şeker Fabrikaları Hayır Müesseseleri Kurma Eğitim ve Kültür Derneği
A B C D E F G H ...I... K L M N O P R S Ş T U Y Z
D-100 Yolu D-555 Yolu Demiryolu Demiryolualtı (Fabrika) Demiryolualtı (Samafor) Dernekler Deve-Konakları Dini Bayramlar Doğal Gaz Doğu Rumeli Domuz Yetiştirmek Dördüncü Vakıf Dutluklar Düğüncülü Dükkanlar Dündar Bey Mahallesi